GÖLGE İLE BULUŞMA
GÖLGE İLE BULUŞMA
Hayalimin
kulübesinde avare halimin değişip dönüştüğü yerde kalmıştık. Bu
değişime dağ, yazar ve bilge kadın tanıklık
ediyordu. Li po‘nun kimi zaman sert, kimi zaman
şefkatli belirlediği hedeflere doğru bir adım geri bir adım ileri
giderken hedefi on ikiden vurmanın heyecanı ile
eyleme geçmiştim.
Parmaklarım kalemle
birlikte boş sayfa üzerinde hareket ederken yüreğimde ikisine eşlik ediyor
ve heyecanla küt küt atıyordu. Maratona çıkmış bir koşucu gibi
hissediyordum. Daha önceleri de kalemle yarenliğim olmasına rağmen bu yarenliğe
birilerinin şahit olması beni nefessiz bırakıyordu. Gecenin karanlığında yazar
ile bilge kadının uyuduğu saatlerde ben hayalet casper gibi dans ediyorum.
Kulübenin gıcırdayan tahta kapısından dışarı
sessizce sızıyor, derin derin nefesleri ciğerime dolduruyorum. Gecenin ayazında
tir tir titreyene kadar gözlerim dağın gölgeli karanlığına takılı bakarken
şafak sökmesini bekliyorum. Görünür olmak demek tedirgin ediciydi
benim için. Kapının boşluğundan zihnimin boşluğuna güvensizlik
sızıyordu . Bu hayalet , casper kadar tatlı değildi. Depresif bir halde
uykusuz bırakıyordu beni. Avare miydim? Abdal mı? Acemice çıktığım bu
yolda cüretkârca hareket etmekte neyin nesi diye azarlarken buluyordum kendimi.
Li po tedirginliğimi hissetmiş olmalı uykulu gözlerini
aralayıp cesaret yürek demek diye ortaya bir laf atıyor. Üzerime
alıyorum. Yazar " seni anlıyorum senin de beni anladığın gibi. Bilinmeyen
korkutucu olsa da keyifli bir yolculuk seni bekliyor.” diye
destekliyor. Bunlar oluyor mu? Düş mü? Ayırt edemiyorum
. Li po söze giriyor. “Yüreğinin bilgeliğine güven” Yazara mı bana mı
bilmiyorum. Yazarla birlikte bende duyuyorum. “Teslimiyet kendi
yolunun önünden çekilerek, yüksek irade ile uyum içinde yaşayabilmektir.”
İkimiz birden söze birlikte atılıyoruz.“ Teslim olmak hiçte kolay
değil . Serzenişte bulunuyoruz. Gölgemle karşılaşan ben korkudan tir
titriyorum. Bilge kadın fark etmiş olmalı içinde bulunduğum hali. Yüzünü yazara
çeviriyormuş gibi yapsa da bana dönüyor çaktırmadan. “Teslimiyet, pasif bir
boyun eğme değildir. Her zorluğa farkındalıkla bakabilmektir.” Neyi sıkı sıkı
tutacağıma yada bırakacağıma karar verme zamanı geldiğini duyuruyor.
Çocukluğumda saati tespit ederken güneş ile oynadığımız oyun geliyor aklıma.
Gölgemizin ulaştığı yeri çizer adımlardık. Adımlarımız 12.00 ‘ye geldiğinde
gölge kaybolur sadece kendimiz kalırdık.
Bir çocuğun masumiyetinde adım adım
zamanı hesaplıyorum. Gölgem sıfırlanana kadar farkındalıkla. Ölçtüğüm
her adımı. Li po sayıyor sanki. Bir...iki...üç... sonra konuşuyor
ben dikkat kesiliyorum. Teslimiyeti suya benzetiyor. “Güçlü ve akışkan su,
yerçekimine karşı mücadele vermediği gibi neyin içine konursa onun şekline uyum
gösteriyor. "özetle." Sadece yaşamın iniş çıkışlarını değil,
bedenini, düşüncelerini, duygularını yani kendini kabul edebilmek anlamına
geliyor teslimiyet." Yaşama teslimiyetle. Tedirginliğimi, korkularımı,
güvensizliğimi kabul ederek geçiyorum sayfamın başına. Gölgemle
buluşma zamanı şimdi. Yaşam denilen zamanın saat 12.00 'sini
bulana dek .
31.01.2024
Yorumlar