NAZAR BONCUKLU ÇOCUK...

Kapıyı aralık bulup içeri sızan rüzgar kulübemin tozunu  almak istercesine yalıyor yerleri. Çat kapı girdiği yetmiyormuş gibi  ayaklarımı gıdıklarcasına yerimden oynatıyor beni. Yahu şimdi zamanı mı? Demeye kalmadan teklifsizce gezinmesine devam ediyor. Arka fonda gezinen rüzgara eşlik ediyor Leman Sam  " Penceremin perdesini havalandıran rüzgar, denizleri köpük köpük dalgalandıran rüzgar, gir içeri usul usul beni bu dertten kurtar,.. Bana esmeyi öğret, bana sevmeyi öğret, esip geçmeyi öğret." aklımda kaldığı kadarıyla sözlere ve esen rüzgara eşlik ediyorum anda. Oysa bu akşam nazar boncuklu çocuğu anlatacaktım size. Esen rüzgarla birlikte savruluyorum bir o yana bir yana. Esmeyi öğretmek için mi?  Esip geçmeyi öğretmek için mi?  Esiyorsun demeden  terk ediyor kulübemi. Teklifsizce gelmiş olsan da  geziniyordun  efil efil esiyorduk birlikte, birden bire  nerelere kayboldun böyle. Hemencecik darılıp gitmece de neyin nesi kızıveriyorum ardından kendisine. İlhan Şeşen'in penceresini benim kapımı aralayan rüzgar esip geçivermişti hanemden. Sen teklifsizce sızarsın da ben sızamaz mıyım mavişin evine. Toprak damlı bir oda, ardına yastık yaslanmış sedir,  yumak yumak iplik, gözleri  masmavi  bir çocuk.  Kadının  dilinde  "Turnam gidersen Mardin'e turnam yâre selam söyle...".  Belli ki  yavuklusu gurbette. Elinde  naylondan bir kuka iplik, çocuğun adı nazar, yumuk yumuk ellerle anacığına uzatır mavi boncuk. Bir tığın ucunda çekilir üç  ilmek, üç boncuk, birde maviş gözlü çocuk. Bilekten yüreğe dizilen taşlı bir yol, diziliyor bir bir, kahverengi tablaya. Provası yapılıyor maviş maviş, Nazar Nazar "Abilerim, ablalarım, nazara, kem göze birebir. Takmaz mısın? bileğine, almaz mısın?  sevdiğine. Sadece iki lira...".

Gece döner, gün ağarır. Sokağın en başına kurulur tabla. Maviş çocuk başında. Ekmek olacak boncuk, ekmek taşıyacak evine bu güzel çocuk. "Abilerim, ablalarım, nazara, kem göze birebir. Takmaz mısın? bileğine, almaz mısın?  sevdiğine. Sadece iki lira..." 

İki liralık boncuk, iki liralık ekmek, iki liralık aşık, iki liralık sevda. Maviş renkli bu çocuğun tablasında satışta.

"Abilerim, ablalarım, nazara, kem göze birebir. Takmaz mısın? bileğine, almaz mısın? sevdiğine. Sadece iki lira..." 

Taşınır Nazar nazar. Taşınır maviş maviş. Bir diyardan bir diyara. Bir avuçtan bir avuca,  bir bilekten  bir  yüreğe. Taşınır boncuk boncuk. Taşınır çocuk çocuk.

 19 Mayıs 2024

Günay AKBAYIN YİĞİT

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİYAH BEYAZ BİR FOTOGRAF KARESİ

ÜSKÜDAR'A GİDERİKEN...

CEMRELER DÜŞMEDEN ÖNCE...