SABAHI DİNLEMEK....
Sabahın oldukça erken bir saatinde uyanıyorum. Araladığım perdenin tam karşısında yemyeşil ağaçlarla sarıp sarmalanmış sarp dağlar uzaktan oldukça vakur görünüyorlar. Dağların tam üstünde günün habercisi, her gün önünde saygıyla eğilip selamladığım, ışığı ile hepimizi aydınlatan güneş. Yaydığı ışığı ile yeni uyanmış bedenimin üzerinden gezinirken kamaştırıyor gözlerimi. Ama bugün gözlerimle değil kulaklarımla bağ kuracağım. Gül kokulu kadının sesine istinaden bende dinlemeye başlıyorum. Kulağımın algıladığı her bir sesi kendi sesimden mahrum bırakarak dinlemeyi deneyimlemeye çalışacağım. Konuşmadan, varsayımda bulunmadan, yargılamadan herhangi bir anlam yüklemeden sadece dinlemek. Nasibi olanda kelimelerim aracılığı ile benden dinlesin duyduğum sesleri. İlk duyduğum ses serçelerin cıvıltısı. Bu cıvıltılı sesle güne başlamak ne kadar da harika diyemeden avazı çıktığı kadar bağıran kargalar dahil ediyorlar kabaca seslerini. Yan bloğun önüne park edilmiş kamyonet homurtulu bir ses çıkararak uzaklaşıyor. Sahibi benim gibi oldukça erkenci. Kamyonet uzaklaştıkça motorun sesside gittikçe inceliyor. Ardından sarı tüylü köpek bir başka köpeğin sesine selam verircesine havlamaya başlıyor. Çekilen sifonun sesi ile birlikte anlıyorum ki komşularımdan biride ayaklanmış durumda. Bir çöp arabası biriktirdiğimiz çöpleri almak için yanaşıyor çöp variline, kolları ile varili sararken birden tepetaklak boşaltılıyor kamyondaki diğer atıkların yanına. Yavaş yavaş uyanan insanlarla birlikte cıvıltılı kuş sesleri duyulmaz oluyor ama kargalardan biri hala çığırtmakta. Sesler çoğalınca odağım dağılıyor doğal olarak. Ama farkındalığımı kulaklarımda tutarak oturuyorum sabah sayfamın başına. Bir yerlere yetişme zorunluluğu olanlar bir telaş, bir koşturma, bir bağırış, bir haykırış." Kızım kalksana, oğlum giyinsene, çaydanlığı ocağa koysana, iki dakika bir duş alıp çıkacağım patlamadın ya...." Kalemim boş sayfamın üstünden akarken trafik akışı da başlıyor iki sokak alttaki anayolda. Birileri radyosunun kulağını çevirse de kulağıma hoş bir nağme çalınsa ne iyi olurdu demeden. Yan komşumun oğlu Emre cep telefonu ile girdiği banyoda dökülen sular eşliğinde dinlediği müziğe eşlik ediyor. Severim seni çocuk alnından o güzel yanaklarından öperim. Sezen Aksu'da dinlermiş." Vazgeçtim sözlerinden, vazgeçtim gözlerinden...." Konuşmazken beni duymuş olman aramızdaki sevgi bağının eseri. Çocukluğunda sık sık ziyaret ederdi bizi. Şimdilerde kendi dünyasında. Çocukluktan ergenliğe geçmiş bıyıkları terlemiş artık tam bir delikanlı. Hemen hemen her sabah saygıda kusur etmeden ,utangaç bir bakışla selamlar bizi. Kalem elimde bir süre bekliyorum. Sessizce dinlemeye devam ediyorum bütün sesleri. Yaslayacak duvar bulsam bardak dayayacak kadar merakla dinliyorum. Başımın etrafında vızıldayan kara sinek "yerinden kalksan şu pencereden beni kovsan nasıl olur " der gibi etrafımda dolanıyor. Elimle bir o yana, bir yana kovarken camdan dışarı çıkmak için çarpıp duruyor. Kara sineğin çırpınışı beni yerimden kaldırıp açtırıyor pencereyi. Bir türlü yolunu bulamayınca elimin tersi ile itiveriyorum kendisini. Pencere açılınca sesler daha da çoğalıyor. Kimi sesler inceliği ile gürültülü seslerin içinde kaybolmuş vaziyette. Derken bir uyarı alarmı gibi kapım tıklatılıyor. Gecikiyoruz, son yirmi dakika, işe gitmek istiyorsan hızlan diye sesleniyor yol arkadaşım. Koştur koştur toparlıyorum elimin altındaki defteri kalemi. Dinlemeye o kadar çok kaptırmışım ki kendimi zamanın nasıl aktığını fark etmediğimi fark ediyorum. Aynanın karşısına geçerken yasağı delip kendimle konuşmaya başlıyorum. Bir haftadır günün her saatinde cebelleşiyorsun kendinle sadece dinlemek için. Okumayı da yazmayı da biliyorsun amma ve lakin dinlemek bambaşka. Dinlemek, tırtılın kelebeğe dönüşümü gibi başkalaşım istiyor. Mutasyona uğramalı benliğin. Kolay mı değil. Emek istiyor. Örülen kozalarımız var her birimizin. Delebilene ve kelebek olup kanat çırpabilene ne mutlu... Kınamadan, yargılamadan, varsayımda bulunmadan, kişisel algılamadan, sadece dinleyebilene ne mutlu..
Günay AKBAYIN YİĞİT
27.05.2024
Yorumlar