BİR ISIRIK ELMA...
Zamansız zaman içinde, yelkovan ve akrebin yarenliğinde, yolculuk içinde, zaman saat 06.39'u göstermekte. İçselinde debelenen bir yolcu olarak bir önceki günün gecesinde adalet ve asılan adamın eşliğinde ters yüz olmuş halde askıda bıraktığım şeylerin içinde dönerken buluyorum kendimi. Hakk'ın şahitliğinde kendinden kendini korumanın yolunu öğrenmek adına, bir adım, bir başka adımın önüne geçerken, gündüz kuşağından geçmiş gece kuşağına doğru kaderin çarkı, dişlilerini döndürmeye başlamış, ardından yapılan iyilik ve kötülük hallerinin karşılık bulma vaktinin geldiğini duyuruyordu elindeki terazi ile tüy ile demirin tartısında ilahi adalet. Bereketli bir günün sabahıydı aslında, üç altı dokuz enerjisini içinde saklayan saat evrenin matematiğine işaret ediyordu Üçler,altılar,dokuzlar Nikola Tesla'ya seslenir gibiydi sanki. Dersim şehrinde, gümüş bir kapı ardında, kibre kapılan, bir şey olmak ve bir şeyi oldurmak adına ben, ben, ben diye bağıran halimi yakalıyordum bir azizenin omuzlarından dökülen deniz mavisi örtüsünün altında.. Bir el uzanıyordu tepetaklak olduğum yerde. Dönüşümün kapısını aralamak üzere adı Çetin soyadı Çetintaş olan usta bir yogi taş gibi güçlü bir duruşla çözmüş adını aldığı soyda zorluğu ve gücü. Elini uzatıp kaldırmak üzere elime uzanırken soruyorum kendisine. " Dönüşüm için ne kadar çaba sarf etmem gerekli ? Aralanan kapıdan usulca, incitmeden, kaldırıyor düştüğüm yerden beni. Gülümser bir edayla " Gerektirdiği kadar." diye yapıştırıyor cevabı, endişeli, kaygılı, ne olacak halim diye kıvranan benliğimi. Egomu düştüğü yerden benle birlikte kaldırıyor usulca yerden. Sonrasında bu cümle içinden, çabayı çekip yerine, emek kelimesini oturtuyorum hemen. Gül kokulu kadın fısıldamıştı bir zaman kulağıma çaba ile emek arasındaki farkı. Çabalamak zorla oldurma eylemi, emek ise tohumu toprağa ekip, beklemek, izin vermek akışa. Farklı bakış açılarını ustalardan alıp, yaşamımın içine entegre ediyorum hemen. Çetin Çetintaş yoga üzerinden giderek tanımlamış yola düşme, yolculuk, yolcu ilişkisini. Üstüme yoktur üstatlardan kapmak bilgelik taşıyan bilgiyi. Kimin, nerede, ne zaman, hangi adla adlandırdığı önemli mi? Bence değil. Her birinin tanımlamalarında ortaklaşanı birleyip yogiyi yolcuya çevirerek yolcunun tanımını olduğu hali ile olmazsa bile kendi anladığım ve anımsadığım kadarı ile sizlerle de paylaşmak istiyorum anında. Yolcu; " Ahlak kurallarına uygun bir yaşam süren, bilinçaltı olumsuz kalıplarını değiştirmeye çalışan , kimseye zarar vermeyen, bilgi yolunda ilerleyen ancak bilginin içinde sıkışmayan sevgi ve aydınlanma yolunda ilerleyen, kendini keşfetmek üzere yolu adımlayan kişidir." Oldukça anlaşılır bir tanımlama olmuş bence. Dönüşüm yolunda yazarın dediği gibi "Kendine giden yolda kendini aradan çıkarmak" bütün mesele. Kendimizden kendimize olan yolculukta asılına bakacak olursak tek engelin kendimiz olduğu farkındalığını yaratıyor bende. Bu farkındalıkla kalkarken sayfamın başından bir başka yere taşıyorum kendimi. geldiğim yerde bir elma konulmuş masama beni bekler buluyorum. Daldan bir elma düştü, onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine der gibi bir masalın içinden çıkıp ta masama düşmüş gibi muradıma erdiriyor bu elma. Elma murat, elma masal tadında. Yolculuğumun muradına ererken , dileklerim bir bir gerçekleşiyor sanki. Düşen elmanın dalına Mevlana'm umudu asıp bana destek olurcasına, dergahına davet ediyor ardından.
"Gel, ne olursan ol yine gel;. Yine de gel.
İster kafir, ister Mecusi, ister puta tapan ol...
Yine gel...
Bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir.
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da,
Yine gel."
Umudun dergahına girmeden bir dua ile adım atıyorum açılan kapının eşiğinden eğilerek. Ümitsizliğe kapılmadan, kendimden kendime giden yolda, kendimi aradan çıkarıp, bilerek yada bilmeyerek yaptığım bir hatam varsa yüce yaratıcının affına sığınıp, merhametini dileyerek, gönlümü kıran, kendimden kendime yol alırken yolculuğuma mani olanı da farkındalıkla affedebilmeye, emekle, sevgiyle, şifayla, aşkla, güzellikle, doğrulukla, dürüstlükle, netlikle, ferasetle, her daim ışıkla yol almayı, gerektiği kadar olmaya ve gereken kadar oldurması için yüce yaratıcıya teslimiyetle yaşam amacımı, en iyi, en güzel şekilde benim ve bütünün hayrına gerçekleştirmeyi diliyor. dalından düşüp masama konulan elmadan bir ısırık alıyorum.
Sevgi, Şifa ve Aşk'la
Her daim Işık'la
Namaste...
20.08.2024
Günay AKBAYIN YİĞİT
Yorumlar