AY'LA SELAMLAŞMAK...
Sabahın bir vakti güneş doğmadan az önce hilal formunu almış Ay dağların tepesinin az ötesinde karşılıyor bakışlarımı. Geceye ışık veren Ay gün ağarsa da kaybolmamış henüz. Demek ki Ay'ın diyecekleri var bana. Bu vakit olmuş kaybolmadığına göre. İlk selamı Ay'a verip bekliyorum gözlerim kapalı Güneş'in doğmasını. Biraz sonra doğacak Güneş'in şahitliğinde Ay ile başlıyorum sabahın çok mu çok erken vaktinde muhabbete. Sevgili Ay formunu yenilemiş olman formumu yenilememe için bir uyarı mı? Ay: Ey yolcu seni bu aralar dolmuş, taşmış, hatta ve hatta aşmış buluyorum. Birazcık kendine gel, hizala kendini, azıcık ta olsa şekil değiştir. Benim kadar incelmesen de azıcık incelmekte fayda var. Gülümsüyorum Ay'a. Bu kadar nobran olmak zorunda mısın? Sevgili Ay. İncelecek vakit mi var. Hareket alanı mı kaldı bana? Görmüyor musun halimi? Ay: Ah tatlım ne zamana kadar kurban rolünü oynayıp şikayet enerjisinden çıkacaksın? Bende sorarım sana. Nobranlığımdan dem vuruyorsun bana bazen de nobran olunmalı sana. Öfkeleniyorum Ay'a. Sabah sabah olacak iş mi ? Güneş'i selamlayacakken sen çıktın karşıma. Tüm nezaketimle selamladım Güneş'ten önce seni. Dünyanın üstündesin diye mi üstten üste konuşuyorsun benimle. Gece de durman gerekirken gün içinde gezinen sensin madem, biraz daha nezaketli olsana bana karşı. Nobranlığa gelemem. Işığın olsa da günüme gölge istemem. Ay seslendi incelik ile kabalık arası bir ses tonunda. A be Dağların Jokeri, a be Avare Yolcu madem niyetin gezinti. Gezin dur istediğin kadar. Ama Jokersen, yola düşen bir yolcusun madem, yolu adımlamaksa niyetin bari adamakıllı yürü. Yolda dikenlerde var, dolmak, taşmak, incelmek, kırılmak ta var. Yolcu dediğin çıktığı yolu adımlar. Yolu adımlamak ta başkasına değil elbette sana düşer. Öyle yıldım, bittim, yoruldum demekle yol alınmaz, yol yürünmez. Eğer Güneş'ten önce gözüne dokunuyorsam gölgeli halini sana göstermek için. Kırılmaca küsmece yok öyle. Başlayacaksan bir işe tamda zamanı demeye geldim. Geceden güne akışım senin içine, içsesine bakışın için. Rahatlıyorum bir anda. Kaba bulduğum bu konuşma içimde bir yerde manasını buluyor Ay'ın sayesinde. Bir devrin kapandığı, bir başka devrin açıldığı halden hale evirildiğim zaman içinde .Güneş doğarken, Ay yüzünü gizliyor, görünmezliğe bürünüyor o zarif hali ile. Güneş'in önünde eğilirken benim bakışımı yenileyen Ay'ı bir daha selamlıyorum. Aydınlık ve karanlık birlikteliği ile şahitlik yaptırıyor hilal formu ile bu Avare Yolcuya. Bugün selamlama günüm bir selam da özle bağım olan sevgili kalbime verip eğiliyorum önünde. Ellerimi açıp yakarıyorum sonra yeni bir gün, yeni bir hafta, yen bir aya bir kaç gün sonra yeni bir devre merhaba diyeceğim içinde bulunduğum zamanda. Celalettin dedenin Mevlana'dan aldığı, benim Celalettin dededen duyduğum sözü duyuruyorum evrene. " Halimi bilenin hükmü yürür." dermiş Mevlana'm. Bende yüce Mevla'dan halimi bilen sensin hüküm senin. Benim için en iyisi, en güzeli, en doğru olanı neyse Mevla'm sen onu eyle.
Sevgi, Şifa ve Aşk'la
Her daim Işık'la
Selam olsun duyana, duyurana,
Okuyana, Okutana,
Namaste...
30.09.2024
Günay AKBAYIN YİĞİT
Yorumlar