KOCAMIŞ ASLAN...
Yazdıklarımı okuyanlar bilir hayal dünyamın mimarı dedemdir. Anlattığı masallarla gezdirirdi beni diyar diyar. Kürsüsüne oturup, isli gaz lambası ve yanan kuzineden tavana yansıyan ışık oyunları ile birlikte hayallere dalar, dedemin anlattığı masalların kahramanlarına eşlik eder, masalın bir varmış bir yokmuş ile başlayan cümlelerinden sonra, bir var bir yok olurdum. Yaşadığım zamandan ışınlanırdım bir başka zamana. Bugün dedem yanımda olmasa da ruhu ile eşlik ediyor olmalı içinde bulunduğum hale. Masal dinleyesim var yine. Çocukluğuma dönüp dedemin dizinin dibinde uyumak istiyordum anda. Dedem olmasa da yanımda, yanan lambadan is çıkmasa da, tavanda yanar döner ışıkları izleyeli yıllar çok uzun yıllar geçse de, olsun diyorum. Uyumadan önce pamuk prenses ile yedi cüceleri anlatısın dedem bende uyurken kucakta taşınayım yatağa. Masal başlıyor kötü kalpli kraliçe " Ayna ayna var mı benden daha güzeli? Ayna cevaplarken "Yedi cücelerle yaşayan pamuk prenses var senden de güzel." bir anda bir bir başka masalın içinde buluveriyorum kendimi. Zamanlar karıştı galiba. Bilgin cüce ile konuşacakken kocaman bir ormanda yere sere serpile uzanmış kocamış bir aslana rastlıyorum bir anda. Bu masalı anlatanda kim? Dedem nerde? Bas bas bağıran sesim geri dönüyor bana. Beyaz bir güvercin kanat çırparken fısıldıyor kulağıma La Fontaine yazmış bu masalı. Nasıl yani? Bu bir tesadüf mü? Tamda babamın yaşında bir aslan. Kocamışlığı da aynı. Babacığımda hasta düşmüş bu koca aslan gibi yatıyor sere serpile. Babacığıma üzüldüğüm kadar bu masalın kahramanı, ormanların kralı, kocamış aslana da üzülüyorum kaybolduğum ormanda. İçim burkuluyor gece gece. Masalın gerisini kes ,kopyala yapıştır ile bulunduğum zaman içinde yapıştırıyorum sayfama. Uykusuz geçen, uykuya hasret gün ve geceden önce.
"Bir varmış bir yokmuş.
Var bir aslan ormanda yaşayan… Aslında yaşı doksan… Haydi, bakalım neymiş onda noksan…

Ormanların korku salan kıralı
Kocaman şah aslan.
Bir gün kocamış, yatalak olmuş,
Evinde içini çeker dururmuş:
- Eski günler nerede?, diye.
Eski yardımcıları başlamış,
Onun güçsüzlüğüyle alay etmeye.
Önünde titreyenler üstüne yürümüş,
Atın biri gelmiş çifte atmış böğrüne.
Kurt gelmiş kolunu ısırmış
Öküz gelmiş boynuz vurmuş.
Aslan zavallı, bitkin, mahzun, perişan,
Kükremeğe hali yok yalnızlıktan
Tam kendini bırakmış, ölecek,
Bir de ne görsün? Karşısında eşek!..
O da gelip tekme atacakken aslana:
— Yoo, demiş kalkmış ayağa,
Ölmeğe razıyım ama yeter:
— Senden tekme yemek ölümden beter.
Masalın içine ışınlamayacaktınız beni arkadaş. Ben dedemden Pamuk Prenses ile Yedi Cücelerin masalını dinleyecektim. Siz ışınladınız beni ormanların kralının yanına. Kocamış Aslan'ı Lan Fontaine yazmış olsa da değiştiririm ben bu masalın enini ve sonunu. Kelimelerle oynamak artık boynumun borcu. Kıyamam ben sana ormanların kralı, kocamış olsan da şanına leke sürdürmem ben. Merak etme sen tepikler attırmam şahım aslan canım aslan.
Bir varmış bir yokmuş.
Bir ormanda bir aslan yaşarmış.
Aslında yaşı doksanı da aşmış.
Bu aslanı ormandaki herkes severmiş.
Saygın ,itibarlı, sözü geçen ,kükremeden de sessizce istemediğini bakışıyla geri tepermiş.
Krallığını sevgi ile yönetirmiş bu aslan.
Günlerden bir gün hastalanmış yataklara düşmüş.
Ormanda yaşayan tüm ahali etrafında pervane olmuş.
At elinden , kurt belinden, öküz başından tutmuş koca aslanı.
Bu ormanda yaşayanlar bilirmiş ki bir gün aslan ölürse,
Düzen bozulur, kargaşa çıkarmış bu koca ormanda.
En çokta eşek üzülmüş aslanın bu haline yıllarca taşımış çünkü.
Gel sırtıma bin kaldırayım kralım düştüğün yerden seni.
Taşımama izin ver demiş.
Yeter ki ölme kralım demiş.
Aslan elinin tersiyle itmiş eşeği.
Ben razıyım Allah'ta razı olsun senden a be güzel eşeğim.
Hakkını helal et.
Yıllardır yükümü taşıdın git diğerlerini çağır.
Ahali toplanır ormanların kralı ahaliye seslenir.
Beni bu ormanın kralı yapan sizsiniz.
Kıymetimi her daim bildiniz.
Ölsem de artık gam yemem.
Ben razıyım hepinizden. Sizde razı mısınız benden?
Razıyız ormanların kralı, gönlümüzün aslanı,
Allah'ta senden razı olsun.
Helalleşiyoruz kocamış aslanla bir masalın içinde. La Fontaine'de hakkını helal etsin masalına dalıp yazdığı masalı değiştirdiğim için.
Kocamış aslanın yanından ayrılıp ışınlanıyorum olduğum zamana. Sarılıyorum kocamış aslanlar aslanı, krallar kralı, canımın canı, dedemin gözünün nuru, nenemin Ali'si annemin sevgülüsü, çocuklarının babacığı, torunlarının can dedesi, hasta yatan kocamış babama. Omzuna bir öpücük kondurup, hayranım be babacığım ben sana. Hayranım hayata akışına, hayata bakışına, cesaretine, direncine, dediğim dedik haline, krallığını sevgiyle yöneten o aslan duruşuna....
Ellerinden tutup, usulca kaldırıyorum kocamış aslanla birlikte babamı sere serpile yattığı yerde...
22.09.2024
Günay AKBAYIN YİĞİT
Yorumlar