Kayıtlar

Haziran, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

TAN KIZILLIĞINDA ÖZGÜRLÜK...

Uykulu gözlerle gökyüzündeki kızıllığı izlemekteyim. Gözlerim bulutlarlarla parelel saat  05.05"i göstermekte. Özgürlük iki ile çarpılmış  gibi oldukça yüksek bir pencereden gökyüzüne kanat açıp  uçmaktayım. Daha bir kaç saat önce  yeryüzünün sağlamlığını hissederken şimdi kuşlara  özenen bir mucidin düşüncesinin içinde sanki yere basmışçasına sorgulamadan, boşluğun üstünde , gönül rahatlığı ile oturmaktayım. Yok arkadaş yok bu bir yanılsama olmalı. Daha dün bulutlara bakıp kimseyi gözetmeksizin ağlamalarına  gıpta eden ben, bugün o bulutların kardeşliğinde gökyüzünün tan kızıllığında seyirdeyim.  Boşlukta oturup  güven halinde yol almaktayım gökyüzünde. Ne garip! Oysa ki insanoğlu denilen varlık sağlamlık arar durduğu  yerde. Boşlukta demirden bir kuşun  bağrında uyuyanlar var birde. Uykulu gözlerle uykuya teslim olmuş gözlerin üzerinden eğilip şafağı müjdeleyen kızıllığın seyrinin keyfi ise bir başka. Yan koltuktaki kadın beş yıldızlı ...

DİNGİNLİKTE SAKLI MUCİZE...

Bugün dağınık bir enerji içinde savruluyorum bir o yana bir bu yana. Aylardan Haziran günlerden Cumartesi olunca gezegenlerin çatışmasından mıdır? Benim içsel çatışmamdan mı?  Bilmiyorum ama  ihmal edilmiş , terkedilmiş gibi hissettiriyor içinde bulunduğum sistem. Dinginliğimi korumaya çalışarak Türk kahvesi eşliğinde  toparlamaya çalışıyorum kendimi. Bir kalkıp bir oturuyorum olduğum yerde. Kabıma sığmaz haldeyim vesselam. Yolculuk içinde yolculuğa çıkmak mı bu ağırlığın sebebi. Yoksa  avareliğin zavallı hissettirdiği bir hal mi? Biliyorum ama bilmezlikten geliyorum gibi. Gökyüzü gibi kapalıyım yani. Gökyüzünün öfkeli ve kızgın haline bulutlar dayanamayıp çakmalar, gürlemeler, parlamalar eşliğinde boşaltıyorlar biriktirdiklerini. Bulutlara sesleniyorum bende sizin gibi olmak istiyorum. Kimseyi gözetmeden akıtmak istiyorum biriktirdiğimi. Gökyüzü gibi kapalıyım. Gökyüzü oldukça öfkeli ve kızgın. Çıkarttığı seslerden belli. Bense ne  öfkeliyim  nede  kı...

PEMBE RENKLİ MUM IŞIĞI VE SONSUZLUK...

PEMBE RENKLİ MUM VE SONSUZLUK Evimizin ekmek pişirmek amacıyla yapılan, kaçak sigara içenlerin dumanlarını üflediği bacasının olduğu yerin tam karşısına geçip bir mum yakıyorum bu esnada  kelimelerim dökülüyor kalemimden beyaz renkli sayfama. Mevsim yaz aylardan Haziran olsa da  zemheride kalmış gibi her yazın bu ilk günü  iliklerime kadar üşütüyor beni.  Hissetmiş olmalıyım Haziran 'da  gelecek ölümün soğuk nefesini. Ayrılık çanları çalmadan çok ama  çok önceleri pelesenk etmiştim dilime Hasan Hüseyin’in şiirini.  “  Gece leylak ve tomurcuk kokuyor, yaralı bir şahin olmuş yüreğim, uy anam anam  Haziranda ölmek zor… Şuramda bir kuş ötüyor , uy anam anam Haziranda ölmek zor…”   Ayrılığımızın  zamanla ölçümü yirmi dört yıl.  Yirmi dört yıl, kaç gün, kaç dakika, kaç saniye   eder,   çekilen  özlemin eşdeğeri bir zaman dilimi var mıdır?  sor...